30 Kasım 2013 Cumartesi

Google'dan Yeni Atak: Oyun Konsolu

google

Google söylenenlere göre Android ile çalışan bir oyun konsolu için kolları sıvamış durumda, şayet böyle bir şey yaparsa Microsoft, Sony, ve Nintendo’ya rakip olacak gibi görünüyor.

Wall Street Journal bir yandan Google’ın aynı zamanda bir akıllı saat üzerince çalıştıklarını söylüyor. Yani hemen hemen endüstri içindeki diğer her şirket gibi. Hem konsol hem de saat çıkartarak Apple’ın ezeli rakibi olacak gibi görünen Google, Apple’ın saatini ve Apple TV projesini sollayabilecek gibi görünüyor bile diyebiliriz. Aynı zamanda alınan bilgiye göre Google, Nexus Q, çıkartılacak ama satılmayacak medya oynatıcıyı duyurabilir. Android sistem ile çalışacak potansiyel bir konsol, OUYA’ya denk gelecek demektir. Ouya, açık kaynaklı ve 99 dolara satılan bir sistem. Android ile çalışıyor. Kickstarter projeleri tutup 8 milyon dolara eriştiklerinde, OUYA, bu çarşamba satışa sunulmuştu. Yeni konsola talep öyle fazlaydı ki Amazon’da ilk haftada tüketildi.


Eğer konsol ile ilgili gelen rapor doğru ise Google ya OUYA gibi karşılanabilir konsol sektörüne girecek ya da büyük konsol savaşını üç büyüklerden dört büyüklere çevirecek. Sony’nin Playstation’ı, Microsoft’un Xbox ve Nintendo’nun Wii U’su. Üçü de yüksek fiyat etiketleri taşıyan konsollar. Bakalım Google nasıl bir girişimde bulunacak. Yeni jenerasyonun sunduğu imkanlar yeni oyun motorlarına, çok daha iyi animasyonlara ve çok daha iyi grafiklere yol açacak gibi görünüyor. Bakalım Google bu durumu nasıl kurtaracak?

Ronaldo'nun alkışı galatasaray taraftarınaydı.

   Bir süre önce galatasaray-real madrid rövanş maçında galatasaray real madridi 3-2 lik skorla yenmişti ama bir önce maçı da sayarsak yenilmiştik.Çoğu gazeteler ronaldonun bu alkışını galatasaray futbolcusuna yaptığnı yada aşağıdaki gibi saçma sapan bir haber  yayınlanmıştı.Bir süre sonra anlaşıldı ki ronaldo aslında o alkışı sadece galatasaray taraftarına yaptığı anlaşıldı.İşte gerçek haber aşağıdaki yazıdadır.

                  
Yazar:eiddaa

Galatasaray'ın, 3-2 kazanmasına rağmen deplasmanda 3-0 mağlup olduğu için turu kaybettiği Şampiyonlar Ligi çeyrek final rövanş karşılaşmasının sonunda, maçta iki gol birden kaydeden Cristiano Ronaldo'nun şaşkınlığı göze çarptı.
Portekizli süperstar, maçın bitiş düdüğünün ardından, karşılaşma boyunca hiç susmayan ve son ana kadar takımına desteğini sürdüren Galatasaraylı taraftarlarını alkışladı. Bir süre tribünleri alkışlayan Ronaldo, daha sonra takım arkadaşlarıyla birlikte soyunma odasına gitti.

HELAL SANA RONALDO YADA DİĞER ADINLA CR7

WordPress Hostu Taşımak



Ön hazırlık:
- Bilgisayarınızda wp-taşıma diye bir klasör oluşturun.
- Bu klasörün içine 2 adet klasör açın; isimleri wp-asıl ve wp-yedek olsun.
- ftp ile sitenize giriş yapın. Wp nin bulunduğu klasörün tamamını wp-asılın içine download yapın. Her şeyi seçtiğinizden emin olun, imageler, dosyalar v.b.
- Sabırlı bir şekilde download işleminin bitmesini bekleyin.
- İşlem bittikten sonra bir de tüm dosyaları wp-yedeğin içine download edin. download sırasında bağlantı gitmiş ve dosyalar eksik inmiş olabilir diye. Bir tedbir olarak önerimdir, yapmak zorunda değilsiniz.
- Download bittikten sonra .htaccess ve robots.txt dosyalarının inip inmediğini özellike kontrol edin.
- Bu aşamada ne olur ne olmaz diye eski sitenin tam bir yedeğini alın.

Msql yedekleme
- Panelinize giriş yapın.
- Phpmyadmine girip veritabanını yedekleyin. Dışa aktar yöntemi ile sql dosyasını bilgisayarınıza indirin.

Yeni hosta taşıma
- Domainin dnslerini yeni hosta göre ayarlayın. Güncelleme işlemi hemen yapılmayabilir. Sabırlı olmalısınız.
- Dnslerin tam oturmasını beklemeden yeni hostunuzda username şifrenizi seçerek hesabınızı oluşturun. Hesap adı olarak eski wp nin kurulu olduğu hesap adını seçin. Bu msql verilerini değiştirmemeniz için önemlidir. Yapmazsanız benim gibi uğraşırsınız.
- Panelinize giriş yapıp msql database ve username oluşturun. Eski isimleri tutun. Bilgisayarınıza indirdiğiniz sql yedeğini yükleyin. İçe aktar yöntemi ile.
- Ftp den giriş yapıp bilgisayarınızdaki wp-asılın içeriğini upload yapın. Eğer msql veritabanı ve user adını değiştirdiyseniz wp-configi editleyip, onları yeni hostunuzdaki hali ile güncellemeniz gerekecek.

Bu kadar. DNS lerinizin güncellenmesini bekleyebilirsiniz.

29 Kasım 2013 Cuma

Samsung’u üzen Galaxy!

Samsung'un son ürünü kavisli telefonu 40 günde sadece 10 bin sattı.

Geçtiğimiz ay Güney Kore’de satışa sunulan Samsung’un kavisli ekrana sahip telefonu Galaxy Round hayal kırıklığı yarattı.

40 günde sadece 10 bin adet satmayı başaran Galaxy Round, diğer Galaxy S ve Galaxy Note model akıllı telefonlarla kıyaslandığında vasat bir satış rakamı elde ettiği görülüyor; zira bu telefonlar sadece bir haftada ülke çapında 10 binden fazla satmayı başarmıştı.

5.7 inç ekran genişliği bulunan Round, 1080p HD görüntü kalitesi sunuyor. Android 4.3 (Jelly Bean) işletim sistemi kullanan telefon, Galaxy Note 3 phablet’in taşıdığı çoklu görev ve tek elli işlem özelliklerinin birçoğunu barındırıyor.

Note 3’ten 0.7 cm daha kalın olan Round, 154 gram ağırlığında.

Cihaz 13 MP kameraya sahip. Otomatik odaklanma özelliği bulunan kameranın yanında, ön panelde de 2 MP bir kamera yer alıyor. Telefon, 1080p video çekim kalitesine sahip.

2.3 GHz MSM 8974 dört çekirdekli işlemci kullanan Round, 32GB dahili bellek ve 3GB RAM’e sahip. Bu da Galaxy Note 3 ile Round’a yine benzer bir özellik kazandırıyor. Cihazın 64 GB’a kadar bellek kartı destekleyen microSD girişi bulunuyor.

Alexa Nedir ?

alexa
Merhaba değerli okuyucular bugün sizlerle bir alexa daha konusunda birlikteyiz. Şimdi biraz sıkı takipçimiz olan ve geleceğin Pagrank'ının yerini alcak uygulamaya göz atalım..

Alexa Amozon'a ait bir site sayacıdır.. Bu sayaç hitleri farklı bir sıralama da gösteren ve bugün Google'ın kaideye aldığı sayılır sayaç sitelerinden biridir.


Alexa'nın mantığına kısaca gelirsek.. Tüm dünya üzerinde kurulu siteleri numerik olarak bir sıralamaya alır. En çok girilenden en az girilene doğru bir aritmedik sıralamadır.


Bu sıralama sitenize giren kişilerin sayısına göre sıralanır ve bu sıralamaya herhangi bir müdahale söz konusu değildir.


Örnek olarak kendi kişisel sitemin alexa'larını ineceleyelim..


Bu bilgilere göre 
12,031,985: Bizim dünya genelindeki tüm siteler sıramızdaki yerimiz. Yani dünyadaki 2milyar siteden 12,031,985. sıradayız..
120,079: Türkiye üzerinden girilen siteler sıralamasında 1705. Sıradayız. Bunun sakın içerik sıralamasına göre değerlendirmeyin örneğin facebook yabancı olmasına rağmen türkiyeden en çok girilen site sıralamasında 2nci.

Gelelim alexaya ilgili diğer bilgilere



  • Alexada sıralamanız 3 ayın ortalama değeri alınır. Yani 90 gün boyunca hangi ortalama değeri aldıysanız o değeri alırsınız. Birinci ay 30bin ikinci ay 40bin 3ayda 50 bin aldıysanız 3 ayın sonunda siteniz sıralaması 40bin olacaktır.
  • Eğer sitenize alexa trafik bilgileriniz eklemek ve bazı bilgilere göre sitenizin daha çabuk sıralanmasını sağlamak için bu sayfadan sitenize özel sayac kodu alıp sitenize koyabilirisiniz
  • Alexa'nın doğru tahmin yapabilmesi ve sıralama da düzgün sonuçlar verebilmesi için kendinize ait bir toolbarı bulunmaktır. Bu toolbarla girdiğiniz sitelerde alexa daha mantıklı ve hızlı güncellemelere sahip olmasının asıl nedeni budur. Aslında çok fazla hiti olmasada toolbar kullanıldığı için diğer hitli sitelerden yüksek bir sıralamaya sahiptir.
  • Toolbar için bu sayfayı siyaret edebilirsiniz.
Aslında önemli bir özelliktir. Nedeni ise 3 ay ömrü olan bir site google gözünde oldukça değerlidir.. Ve sanırsam bu yüzden google kendi sistemi olan pagerank'ın işe yaramadığını anladı ki alexayı kullanmaya başladı.

Yani bir çeşit pagerank sistemini bitiren bir site diyebilirim :) Mesela webmasterkenti.blogspot.com'a günde 150-300 arası kişi giriyor. Fakat diğer bir foruma günde 1 k kişi giriyodu. Ben 12m İken o 23M sıralamaya sahipti. Nedeni ise giren kullanıcıların toolbar kullanmasından kaynaklanıyordu :)


Örneğin bir webmaster sitesine sitenizle ilgili bir konu açın ve 3gün sonra istatiğinize bakın nasıl fırlıyor.

Akp Olarak, İşiniz Gücünüz Ermeninin Kilisesine Çan Takmak, Ruma Kilise Açmak.

MHP Iğdır Milletvekili Dr. Sinan OĞAN, AKP’nin Kilise Çanı Merakını Mecliste Deşifre Etti

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Iğdır Milletvekili Dr. Sinan OĞAN, Azerbaycan ile yapılacak olan arşiv anlaşması üzerine MHP grubu adına konuştu. AKP’nin yaptıklarını meclis genel kurulunda birer birer açıklayan OĞAN’ın konuşması sırasında AKP’li milletvekilleri çılgına döndü.

Konuşmasına arşivin önemini vurgulayarak başlayan OĞAN, “Bugün Türkiye'de yaşadığımız birçok olayın gerisinde arşivlerimize sahip çıkmamamız yatıyor, arşivlerimizi iyi araştırmamamız yatıyor, tarihimizi iyi bilmememiz yatıyor ve tarihimizin çarpıtılması yatıyor. Eğer iki sene sonra Türkiye'nin karşısına sözde soykırımlar getirilecekse, bunun karşısında bizim elbette ki dost ve müttefiklerimizle arşiv anlaşması yapmamız lazım.” dedi. OĞAN, “Eğer biz arşivimize sahip çıkarsak ve bunu da dost ve müttefik bir ülke olan Azerbaycan'la yaparsak, iki sene sonra karşımıza getirilen ve Türk tarihine âdeta bir kara leke olarak vurulmak istenen sözde soykırım iftirasının da önüne geçmiş oluruz.” diyerek Azerbaycan ile ilişkilerin gelişmesi gerektiğini de vurguladı.

Sinan OĞAN, konuşmasında Dışişleri Bakanı Ahmet DAVUTOĞLU’nu da sert sözlerle eleştirdi; “Biz o Türk dünyasıyla beraber Türkiye'nin birçok sorununu çözebiliriz. Bizim orada kardeşlerimiz var ve o kardeşlerimizle de arşiv alanında da, diğer alanlarda da iş birliğini yapacağız, siz buna gönülsüz olsanız da -bazen- size rağmen Türkiye Türk dünyasıyla iş birliğini, ilişkilerini geliştirecektir. Niye size rağmen? Çünkü -daha önce bu kürsüde ifade ettim ve Sayın Dışişleri Bakanına da ifade ettim- bizim kardeşlerimiz Türkiye'ye giremezken, siz bizim kardeşlerimize vize uygulamasını devam ettirirken, maalesef, Türkiye'ye ne kadar hakaret eden, ne kadar terörü destekleyen, ne kadar Türkiye'yi uluslararası camiada zor durumda bırakmaya çalışan insan varsa hepsini burada ağırlıyorsunuz ama Dışişleri Bakanı şu soruma cevap veremiyor; Sayın Dışişleri Bakanı, buradan tekrar soruyorum size; en son bütçe görüşmesinde sordum ve siz ne dediniz biliyor musunuz? Sayın Dışişleri Bakanına sordum: "Sayın Dışişleri Bakanı, Rabia Kadir Türkiye'ye gelebilecek mi?" Birkaç defa üzerinden dolandı ama ısrarımıza rağmen cevap vermek zorunda kaldı: ‘İnşallah, bir gün gelebilir.’ dedi. Peki, Sayın Dışişleri Bakanı, kusura bakmayın ama siz bu Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı mısınız, bostan korkuluğu musunuz? Kim verecek bu vizeyi? Siz vereceksiniz. Dışişleri Bakanı olarak siz, Türk ve Müslüman olan Rabia Kadir'e vize veremiyorsunuz ve onun cevabını da veremiyorsunuz, "İnşallah, bir gün o da gelebilir." diyorsunuz. O zaman o koltuğu terk edin; eğer bu iş inşallah, maşallahla olacaksa siz o koltuğu terk edin Sayın Dışişleri Bakanı.”

OĞAN, konuşmasında Türk kültür varlıklarının Ermenistan tarafından tahrip edildiğine ve tarihi gerçeklere de değindi. “Erivan, bundan sadece ve sadece yüz sene önce yaklaşık 600 bin Türk'ün yaşadığı, yüzlerce camiden ezan sesinin duyulduğu bir Türk memleketiydi. Bugün Erivan'da mezar taşlarımız bile kalmamış, Müslüman mezar taşları bile Ermenistan'da tahrip edilmiş durumdadır.” diyen OĞAN, “Bundan haberiniz var mı? Bundan haberiniz yok. Peki, sizin neden haberiniz var? Sizin Akdamar'a kilise çanı takmaktan haberiniz var, sizin Ermeni'ye, sizin Rum'a, sizin ne kadar burada Türkiye'den toprak talebi olan varsa ona kamu arazilerini peşkeş çekmekten haberiniz var. Ssiz gelin burada bu kürsüden söyleyin, Akdamar'a çanı taktınız mı takmadınız mı, gelin bu kürsüden söyleyin, gelin bu kürsüden söyleyin. Dağlık Karabağ'da, işgal edilen Dağlık Karabağ'da bizim olan cami ahıra çevrilmiş, bundan haberiniz var mı, bununla ilgili bir girişiminiz var mı? Yok. Ermenistan'da tek bir camiyi onartabildiniz mi? Yok. Ne yapıyorsunuz? Ancak işiniz gücünüz Ermeni'ye kilise çanı takmak, Rum'a kilise açmak, Türk'ün olan vakıf mallarını ona buna peşkeş çekmek. Vakıf, hangi Türk vakıf arazisini Türkiye sınırları dışında alabildiniz? Hangisini alabildiniz? Mısır'dan mı alabildiniz, Suriye'den mi alabildiniz, Erivan'dan da alabildiniz, hangisini aldınız? Yoksa, Yunanistan'dan mı aldınız? Dış ilişkiler karşılıklılık esasına göre yapılır. Gelin, burada deyin ki "Biz onlara kilise çanı taktık, karşılığında şu camiyi onardık. Gelin burada söyleyin ben de sizden özür dileyeceğim, yoksa Türk milletinden çıkın siz özür dileyin.” ifadeleriyle konuşmasına devam etti.

Dr. Sinan OĞAN, bunların yanı sıra konuşmasında Azerbaycan ile ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi ve Türk dünyası ile ilişkilerin iyileştirilmesine AKP Hükümetinin dikkatini çekti. OĞAN “Azerbaycan ile gündemimizde birkaç tane anlaşma metni var, bunların hepsi de inşallah buradan geçecek. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk dünyasıyla yapılan her anlaşmanın arkasındayız. Türkiye'yle Türk dünyasını birbirine daha da yakınlaştıracak her çalışmanın Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz yanındayız, arkasındayız ama burada sizi uyarmak görevini millet bize verdiği için biz de sizi uyarmak durumundayız. Azerbaycan'ın çabasıyla Türkiye-Azerbaycan ilişkileri bugün yürüyor, bundan haberiniz var mı? Eğer İtalya bugün Azerbaycan'ın bir numaralı ticaret ortağı, Endonezya iki numaralı ticaret ortağı, Rusya üç numaralı ticaret ortağıysa Azerbaycan'ın, sizin bunun hesabını yapmanız lazım, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN’ın bunun hesabını yapması lazım. Sizin önceliğiniz Türk dünyası olsaydı değerli arkadaşlar, biz Azerbaycan'ın dış ticaretinde ilk üçte yer almıyor olmazdık, bir numaralı ticaret ortağı olurduk ama siz Barzanilerle kucaklaşıyorsunuz, ama siz düş işleri bakanınızla bir düş politikasındasınız. ‘Sıfır sorun’ diye yola çıktınız, maalesef memlekette komşu bırakmadınız diyor, hepinize saygılar sunuyorum.” diye konuştu

Türkler ve Bu Toprak Yaptıklarınızın Hesabını Sorar!

 MUSTAFA ÖNDER
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk’ün kanıyla kuruldu.

Bu topraklar, binlerce yıllık Türk yurdudur.

Bu toprağın buğdayı, zeytini, ayçiçeği, mısırı, inciri, üzümü, elması, kayısısı, kavunu, pancarı, susamı, anasonu, pamuğu, ardıcı, çamı, kavağı, çınarı, tekesi, koyunu, ineği, mandası, eti, sütü, yoğurdu, balı, kaymağı, pekmezi bir başkadır.

Papatyası, gülü, yasemini, leylağı, sünbülü başka kokar.

Dağı taşı, ovası yaylası sevdalı eser, çayı ırmağı sevdalı akar…

Zira üstünde Türk milleti yaşar ve ona “vatan” diye sevdalıdır!

Türk’ün “kardeşlik” mayasıdır onu vatan yapan…

Türk’ün “yiğitlik”, “hoşgörü” ve “insanlık” sevgisidir…

Türk’ün “helâl” mayasıdır onu güzelleştiren, lezzetlendiren…

Tarih olup kol kanat gerdiği halklara tanıdığı özgürlüktür…

Var mıdır, Anadolu’ya Türk geldikten sonra asimile olup giden kavim, kabile?

Her şeyi paylaştık… Ekmeği aşı, suyu, havayı…

Gıdada kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik.

Ne zaman kötüledik…

Türkler ne zaman vatan derdine düştü, kimi ihanet şebekesindeydi, kimi keyfinde…

Şimdi “Biz de vardık!” diyorlar, vatandan dilim koparmak için!

Heyyy bre densizler sürüsü!

Gaflet ve dalâlet iktidar olunca, Hakkâri’de propagandasız yerel seçime gidecek kadar Kürtçü özerk bölgelere soyunanlar…

Şehit kanı içmiş soysuzları, kahraman gibi sınır kapılarında karşılayanlar…

“Şeref”i oyuncak sanıp Oslo’da pazarlamaya kalkanlar…

“Gazeteci namusu”nu iktidar uçağında yalakalığa feda eden şahsiyetsizler…

“Sendika” hakkını, fâni koltuklara peşkeş çeken münafıklar…

“Milletin efendisi köylüyü”, Yahudinin dölsüz tohumuna, Amerikan Angus’una, gâvurun samanına muhtaç eden liberaller…

Ağız tadımız “simit”e göz koyarak esnafı susamsız bırakıp Çin’den ithalata kalkışan vurguncular…

Pancarımızı şekerimizi, Amerikan mısır tatlandırıcısına yem eden özelleştirmeciler…

Tavuğumuzu, civcivimizi, yumurtamızı rant mikrobuna talan ettiren haramzadeler…

İnsanların yuvalarını İblis çamuru ile yapıp zelzeleye kurban eden açgözlüler…

“Din”, “iman” ve “türban” maskeleriyle halkı kandıran yobazlar…

Millet parasından maaş alıp vatandaşına “gavat” diyen çapsızlar…

“Türk bayrağı”, bir yerine battığı için “Türkiye bayrağı” diyenler…

Haine şirinlik için Diyarbakır’da “Ne mutlu Türküm diyene”yi kaldıranlar…

“Türk kahvesi”ndeki “Türk”ü silip “Kürt kahvesi” yapan gözü dönmüşler…

Durup dururken Türk’ün ayranını “içki” yapanlar…

Elin hayınları için milyarlar harcayıp vatandaşın benzinine, köylünün mazotuna zulüm ekleyenler…

“Anıtkabir’i de yıkacağız elhamdülillah” diye tekbir getiren bedeviler…

Tekke ve zaviyelerin geri gelmesini isteyen aklı evveller…

Kız ve erkek evlatlarımızı batıl Arap geleneklerine mahkûm etmeye kalkan gericiler…

Kağan yoldaşı Türk kadınını kafes ardına, karanlığa kapatmaya kalkan örümcekli beyinler…

Verimli Anadolu topraklarını çöl bedevileri ve Siyonist sermayeye peşkeş çeken vatansızlar…

Türk milletini lime lime etmeye kalkan taşeronlar…

Vatanın Alevî çocuklarını Gezi protestosu ayaklanmasına bağlayan tasmalı medyanın maymunların…

Vatan aşkına ölene kelle diyen ve Başbuğ Atatürk milliyetçilerine faşist damgası vuranlar…

“Durmak yok, yola devam!” höykürmeleriyle ‘Ali kıran baş kesen’ kesilenler…

Vatanın doğusuna, güneydoğusuna çöreklenmeye yeltenen çakallar…

Bir durun…

Çüşşş! Hele bir durun! Aklınıza başınıza alın!

Bile bile bastığınız bu yer Türk’ündür!

Bu mübarek toprak, bu sular, bu hava, bu ağaçlar, bu börtü böcek, bu meyve, bu bal, bu süt Allah’ın Türk’e emanetidir!

Bu vatan Peygamber dostu milletindir, Mehmetçiğindir!

Delirtmeyin Ahmet’i, Mehmet’i, Ayşe’yi, Çiğdem’i, Asena’yı, Cengiz’i, Türk gençliğini…

Delirtmeyin Bozkurtları…

Türkler ve bu toprak yaptıklarınızın hesabını mutlak sorar!



NOT: TDK Başkanı Prof. Dr. Kaçalin, “Kürt” kelimesinin Denizli yöresinde
 ’Kerestelik bir tür ağaç’ anlamına geldiğini açıkladı! 

Trabzonspor'dan Avrupa'ya gözdağı

Avrupa Ligi’nde Limassol’u da yenen Trabzon, tur atlayan 31 ekibe korku saldı. Bordo-mavililer Mustafa Akçay ile sahasında yenilmezken, 285 gündür de evinde mağlubiyet yüzü görmedi. Son
yenilgiyi geçen sezon 3-0’la Kanarya’dan alan Fırtına’nın Avni Aker’de 19 maçtır bileği bükülmüyor. 

Haber: Turan Akdoğan
UEFA Avrupa Ligi J Grubu’nda sahasında Kıbrıs Rum kesiminin Apollon Limassol takımını 4-2 yenerek gruptan çıkmayı garantileyen Trabzonspor, Hüseyin Avni Aker Stadında rakiplerine geçit vermiyor. En son 17 Şubat’ta geçen sezon ligin 22. haftasında Fenerbahçe ile oynadığı karşılaşmayı 3-0 kaybeden bordo-mavililer, o tarihten itibaren 285 Trabzon’da mağlubiyet yüzü görmedi. Bordo-mavililer, söz konusu dönemde Spor Toto Süper Lig, Ziraat Türkiye Kupası ve UEFA Avrupa Ligi’nde yaptığı 19 maçta 15 galibiyet ve 4 beraberlik elde etti. Karadeniz ekibi, bu maçlarda 42 gol atarken kalesinde 12 gol gördü.

Akçay mağlubiyet almadıTrabzonspor’a sezon başında pilot takımı 1461 Trabzon’dan gelen teknik direktör Mustafa Reşit Akçay, Hüseyin Avni Aker Stadında yenilmedi. Akçay yönetiminde bordo-mavililer, bu sezon sahasındaki 12 maçta 9 galibiyet, 3 beraberlik alarak rakiplerine galibiyet yüzü göstermedi. 6 yabancı takım da 3 puansız döndü Trabzonspor’un bu süreç içerisinde UEFA Avrupa Ligi’ndeki 6 yabancı rakibi de Hüseyin Avni Aker Stadı’ndan 3 puan alamadan döndü. İrlanda, Arnavutluk, İtalya, Polonya ve Kıbrıs Rum kesimi takımları mağlubiyetle, Belarus Takımı ise sahadan beraberlikle ayrıldı. 32 takım arasına kalan Fırtına, yazdığı destanlarla Avrupalılar’a gözdağı verdi.

Olcan çoştu Fırtına kazandı

Avrupa Ligi J Grubu’nda sahasında Kıbrıs Rum kesiminin Apollon Limassol takımını 4-2 yenerek gruptan son maç öncesi çıkmayı garantileyen Trabzonspor’un sol kanat oyuncusu Olcan Adın, son haftalarda performansıyla göz dolduruyor. Ligde zaman zaman savunmanın solunda da görev yapan bordo-mavili futbolcu, forma giydiği son 7 karşılaşmanın 5’inde rakip fileleri 7 kez havalandırmayı başararak takımına önemli katkı sağladı. Legia Varşova ile 2-0 galibiyetlerle sona eren iç ve dış saha maçlarında 1’er gol atan Olcan, Limassol maçında da hat-trick yaparak art arda 3 UEFA Avrupa Ligi maçında 5 gol attı. Trabzonspor tarihinde ilk kez Avrupa kupalarında hat-trick yapan oyuncu unvanı alarak tarihe geçti.

41 kere Maşallah

Trabzonspor, önceki gün Apollon Limassol galibiyetiyle lig ve UEFA Avrupa Ligi’nde 23 maç sonunda 41 gole ulaştı. Fırtına, ligde 12 hafta sonunda 15 gol kaydederken UEFA Avrupa Ligi ve ön eleme turlarında 11 maçta 26 gol kaydetti. Karadeniz ekibinin zaferlerine büyük katkı sağlayan Olcan Adın sadece Avrupa takımlarına karşı attığı 5 golle, takımını sırtlayan isim oldu. Olcan’ın ardından Henrique de hem türkiye hem de Avrupa’da kendinden söz ettirdi.

İşsizlik ve borç 'cinnet'e itiyor

20 milyon kredi kartı davalık. Her eve 1.5 icra dosyası düşüyor. İş bulamayan ve borcunu ödemeyenlerin üzerini bankalar da çizince bunalım çizmeyi aşıyor.

Başta hükümet olmak üzere hiç kimsenin borçlu vatandaşa yardımcı olmadığını söyleyen MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, “Adalet Bakanlığı kaynaklarına göre 20 milyon kredi kartı ve çek senet dosyası davalık. Dolayısıyla Türkiye’de 19 milyon 500 bin ailenin var olduğunu düşünürsek her eve bir buçuk icra dosyası düşüyor. Vatandaşlarımız çareyi intihar etmekte bulacak” dedi. Türkiye’de  icra dosyalarının kanayan bir yara olduğunu belirten MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, “ Çek kanununda düzenleme yapıldıktan sonra ödenmeyen çeklerin tutarı yüzde 100 arttı. Ödenmeyen çeklerin parasal karşılığı da 10 kart arttı. Baştan beri söylüyoruz gelin bir fon kuralım bu fona bankalarda ortak olsun.

Sürece harcandıHükümet İşsizlik Fonu başta olmak üzere çeşitli fonlardan aldığı paraları buralarda değerlendirmeli” diye konuştu.   Hükümetin fonlardan elde edilen gelirleri çözüm sürecine harcadığını ve vatandaşı düşünmediğini ifade eden Işık, şöyle konuştu:  “Çözüm sürecine harcayacağına buraya ödesinler, vatandaş buradan kredi alsın borcunu ödesin teklifi getirmiştik o zaman. Bunu da kabul etmediler. Vatandaş gidip de özel ya da kamu bankasından kredi de alamıyor çünkü üzeri çizilmiş. İşi de yok, borcunu da ödeyemezse ne yapacak? Şimdi intihar sayılarında artış bekleniyor. Çok ciddi sosyal sorunla karşı karşıyayız.”  Dershanelere olan borcu nedeniyle intihar edenleri gündeme taşıyan Başbakan’ın bu sosyal yarayı görmediğini de ileri süren Işık, “Başbakan dershane borcunu ödeyemediğim için çocuğum intihar etti deyince bunu gündeme taşıyorlar. Tamam, bu da gündeme alınsın ama diğerleri bu ülkenin vatandaşı değil mi?” dedi.

8 yılda 200 intihar
Neredeyse her gün duymaya alıştığımız intihar vakaları ciddi boyutlara ulaştı. Sebepleri arasında farklı sorunlar yatsa da intihar vakaları genellikle belli gruplar arasında görülüyor. İstatistiklere göre en çok banka borçluları, asker, polis, öğretmen ve diğer memurlar intihar ediyor. Kredi kartı borcu sebebiyle son 8 yılda 200 kişi canına kıydı. 10 yılda ise 934 asker, 325 polis ve 34 öğretmen intihar etti.  Türkiye’nin intihar olaylarında dünyadaki sıralaması ise 79. Uzmanlar, genel şiddetin artması, ekonomik sebepler ve mesleki sıkıntıların intiharı tetiklediğine dikkat çekiyor.

Sony Vegas Flash Efekt (Yanıp Sönme Efekti) Yapımı

sony

Sony Vegas Pro 11 Derslerimiz ile devam ediyoruz. Bugünkü dersimiz flash efekt yani yanıp sönme efekti yapımı. çoğu kişinin aradığı bir efekt. ama internette pek yok. Veya efekt adını bilmeyen çok. İşallah yararlı olmuşumdur. İyi Seyirler ;)




Hürriyet Bumerang Üyesi Nedir ?

bumerang

Bumerang, Hürriyet'in Web Sitesi ve Blog sahiplerine yönelik bir hizmetidir. Bu hizmet üyesi sitelerin görünürlük, bilinirlik ve trafik olarak desteklenmesini hedefleyen bir network projesidir.
Tamamen ücretsiz ve sadece bir kaç dakika süren üyelik işleminden sonra, kullanıcılar internette daha fazla kitleye sesini ulaştırma imkanını kazanacak, web sitelerini gerek ziyaretçi gerekse de gelir açısından yukarıya taşınacak bir fırsat platformuna katılmış olacaklardır.

Bumerang Linki: Tıkla Git

Bumerang'ın üyelere sunduğu hizmetler nelerdir?
Bumads Teklifleri: Bumads teklifleri sayesinde Bumerang üyeleri sponsor markalar ile buluşuyor.Bumerang üyesi yayıncılar sponsorlara ait duyuru,tanıtım,haber tarzındaki içerikleri yayınlamaları karşılığında para kazanma ansı elde ediliyor.
Ücretsiz Tanıtım: Türkiye'nin en popüler haber ve yaşam portalı Hurriyet.com.tr'de ücretsiz site tanıtımlarınız yayınlama fırsatı 
Yazarkafe: Aylık 500 bini aşkın ziyaretçisi olan Yazarkafe.com’da yazılarınızı yayınlayarak sitenize yeni ziyaretçiler çekme fırsatı
Hürlist.com: Sitenizi Hurriyet.com.tr'nin dizin hizmeti Hurlist.com'da yayınlanma ve arama motorlarında daha önce çıkma fırsatı
Şablonlar: Bumerang şablonlarını web sitenize ekleyerek güncel haberler, vizyondaki filmler vb. gibi farklı katogorideki taze içerikleri ziyaretçilerinize sunma fırsatı


28 Kasım 2013 Perşembe

Iğdır Ovası'nı İsrailliler aldı

CHP Muğla Milletvekili Tolga Çandar, “Iğdır Ovasının tamamını İsrailliler aldı. Harran Ovasının yarıdan fazlasını İsrailliler satın aldı. Türkiye’deki ekili alanlarımızın önemli bir bölümünü İsrailliler satın alıyor. Karacahisar Köyünün o termik santralin yapılacağı yerden Bodrum’a kadar olan arazinin birileri tarafından satın alındığını öğrendik” dedi. 

CHP Muğla milletvekilleri Nuretttin Demir, Ömer Süha Aldan, Tolga Çandar TBMM’de ortak basın toplantısı düzenledi.

Nurettin Demir, Muğla’da yaşanmakta olan özelleştirme sırasında emeğini savunan 5 bin dolayındaki işçiye ve ailelerine Milas’ta demokratik haklarını sokakta seslerini duyurdukları için hükümetin özellikle yerel güvenlik ekibi tarafından saldırıldığını iddia ederek, “Bu yapılan insanlık dışı uygulamaları kınıyoruz.AKP Hükümeti kar eden bir kurumu babalar gibi satmaktadır” dedi.

“BODRUM’A KADAR OLAN ARAZİNİN BİRİLERİ TARAFINDAN SATIN ALINDIĞINI ÖĞRENDİK”

Tolga Çandar da, “Karacahisar Köyünün arazi sınırında Karacahisar Köyünün o termik santralin yapılacağı yerden Bodrum’a kadar olan arazinin birileri tarafından satın alındığını öğrendik” diyerek şöyle devam etti:

“Bu satın alan firmanın kim olduğunun açıklanmasını bekliyoruz. Bu firmanın özellikle hangi ulusa ait olduğunun açıklanmasını istiyoruz. Bu ulusun Iğdır Ovasının tamamını satın alan ulusla aynı olma ihtimali nedir? Iğdır Ovasının tamamını İsrailliler aldı. Harran Ovasının yarıdan fazlasını İsrailliler satın aldı. Türkiye’deki ekili alanlarımızın önemli bir bölümünü İsrailliler satın alıyor. Ya kendileri ya da buradaki ortak firmaları. Muğla TKİ sınırlarından Bodrum’a kadar olan bölümü yani golf arazisi diye daha önce ayrılan bölümü hangi ulusun şirketi ve kimlerle ortaktır? Bu arazileri yok pahasına metrekaresini 2 liradan 3 liradan topladılar. Bu satılan arazilerden önemli bir bölümü birinci derecede doğal SİT alanıdır. Bölge halkının arazilerine yok pahasına el konulmuştur.”

Ömer Süha Aldan da, “Özelleştirilmek istenen santraller ayda 2 gününü maliyetlerine harcıyorlar 28 günü kardır. Yani böyle bir işletme özelleştirilecektir” diye konuştu.

Bir basın mensubunun, “Başbakan ile ilgili açıklamalarınız oldukça tepki almıştı, ne diyorsunuz?” sorusuna Çandar, “Bir hafta geçti. Diyen gitti derler bizim orada, Ege’de öyle derler. O bir halk deyimidir. Bir küfür değil” yanıtını verdi.

Ülke bölünecek, küçülecek

Dün bir grup yine Mamak Askeri Cezaevi’ndeydik. Grup özel bir gruptu. 72 Mezunlarını temsilen 8 emekli subay, tutuklu silah arkadaşlarını ziyaret etti. Ben de Tuğamiral Şafak Yürekli ve Deniz Yarbay Kürşad Güven Ertaş’ı.

Önce 72’lileri anlatayım. Heyette Yüksel Kuş, İbrahim Erge, Yücel Özin, Turgut Durukan, Namık Meral, Engin Ergül, Rıfat Mescioğlu ve Metin Gezer vardı. Aslında Mamak’ta 72’lilerden yok. O devreden 4’ü Balyoz, 2’si Ergenekon’dan olmak üzere 6 isim tutuklu. Korkut Özarslan, Ala Krababa, Kaya Varol, Kubilay Aktaş, Muzaffer Tekin ve Fikri Karadağ tamamı da Silivri’de.

72’lilerden emekli Albay Yüksel Kuş, TSK’da devre olarak hareket etmenin bir gelenek olduğunu belirtip, “Devre arkadaşlığı, devre bağlılığı, toplu hareket etme anlayışıyla arkadaşlarımızı ziyarete geldik. Hepsi de çok sevindiler. Hedefimiz onları yalnız bırakmamak ve bıraktırmamak. Tüm devreleri bu ziyaretleri yapmaya çağırıyoruz” dedi.

Benim ve 72’lilerin görüştüğü askerlerden epey mesaj geldi. Mamak’ı adeta bir karargâha çevirmişler, ülkenin gidişatı hakkında düşünüyor, geçmişte yaşadıkları hiç bilmediğimiz tecrübelerinin ışığında çözüm üretiyorlar.

Tuğamiral Şafak Yürekli’den başlayayım. Hastanede yaşadığı çarpıcı bir olayı paylaştı. Amiral olduğunu öğrenince tok bir sesle konuşan doktor, sevk kağıdında “tutuklu” yazısını görmesiyle birlikte kısık sesle konuşmaya başlamış. Yürekli merak edip, “Sizi duyamıyorum, hayırdır hasta mısınız?” diye sormuş. Doktor yine çok kısık bir sesle şunları söylemiş:

“NSA (Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı) hepimizi dinliyor. Telefonlarla konuşamıyoruz. Siz Mamak hapishanesindesiniz, ama bizler büyük Türkiye hapishanesiydeyiz.”

Deniz Yarbay Kürşad Güven Ertaş’a gelince; Önce kaç kişinin emeklilik dilekçesi verdiğini, kaç kişinin atılmayı bekleme kararı aldığını anlattı. 40-45 kişi emeklilik dilekçesi vermemiş, yani TSK’dan atılacaklar. Ama nasıl, onlar da bilmiyor. Ertaş’ın şu tespiti ise çok anlamlıydı:

“Bizlerin cezaevinde bulunduğu her gün AKP’ye de cemaate de zarar verecek.”

72’lilerin görüştüğü askerlerin mesajlarını da toplamaya çalıştım. Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel’in gündeminde Barzani’nin Diyarbakır ziyareti varmış ve şunları söylemiş:

“Erdoğan bundan sonra tamamen ABD endeksli politika izleyeceğinin işaretini verdi. Barzani için önemli bir eşikti, Erdoğan bu eşiği aştı. ‘Kürdistan’ ifadesi 100 yıl geçse de karşımıza çıkacak. BOP’a çok önemli bir katkı sağladı.
http://tarafsizhaber.blogspot.com/2013/11/o-helikopter-guney-kbrsa-m-gitti-yener.html
Genelkurmay Başkanlığı’nın bu olaylar karşısındaki sessizliğini de eleştiren Önsel, “Bu kadar subayı içerdeyken ses çıkarmayanların bu olaylar karşısındaki sessizliği de doğal. PKK’ya karşı meşru müdafaa hakkını kullanmaktan söz ediyorlar. Sanki başka topraklardaymış gibi konuşuyorlar. Bizlerin bugünler için burada olduğu çok açık. Bu dava TSK’nın, Türk Milleti’nin davasıdır. İlgilense de ilgilenmese de. Ülke bölünecek, küçülecek, teröristbaşı çıkacak. Milletimiz bunlara razıysa, bizde burada yatmaya, hatta ölmeye razıyız” demiş.

Albay Erhan Şensoy da etrafımızdaki ülkeleri Irak’ı, Suriye’ye örnek verip, kanaat önderleri, aydınları ortadan kaldırılan, susturulan ülkelerin kaderinin bu olduğuna dikkat çekmiş. Mücadelenin, iyilerle kötülerin mücadelesi olduğunu belirtip, şu can yakıcı sözleri de söylemiş:

“Eşkiya değiliz ki, yakıp, yıkalım. Derdimizi, uğradığımız haksızlıkları konuşarak, yazarak anlatacağız. Biz bugüne kadar vatan, millet için ölme eğitimi aldık. Safmışız. İyi ki, ölmemişiz. Şehitlerimize acıyorum.”

Onları Mamak Karargâhında bıraktık, büyük Türkiye hapishanesine döndük... Herkese kucak dolusu selamlarıyla...

Müyesser Yıldız

Kürt yahudileri ve barzaniler
Kürtler ve Yahudiler arasındaki genetik bağlar ... 
Barzani’nin Yahudi Olduğunun Belgeleri 

Güney Azerbaycan Türkleri’nden Çok Sert Bildiri !

Son yıllarda Ortadoğu coğrafyası üzerine yapılan dış müdahaleler bölgede büyük sorunları da beraberinde getirdi. Özellikle Türklerin yaşadığı bölgelerde değiştirilmek istenen demografik yapı son zamanlarda daha da artmış durumda. ABD merkezli sürdürülen ‘demokrasi’ operasyonunda Kürtlerin etkinleştirildiği ve olmayan bir devletin projelendirildiği görülüyor.

Yaşanan bu gelişmelerden dolayı Güney Azerbaycan Türkleri çok sert bir bildiri yayınladılar. İran, İsrail, Irak, Suriye ve ABD’nin sert sözlerle eleştirildiği bildiride, Türk kimliğine yönelik saldırıların ve bölgenin “Kürtleştirme operasyonuna” tepki gösterildi.

İşte Güney Azerbaycanlı Türklerin o sert bildirisi:
“Tebriz Sesi: Azerbaycan Türk milleti, Öğrenciler,İşçiler,Kadın Hakları Aktivistleri Ve Azerbaycan Milli Hareketinin Gençleri

Son günlerde Batı Azerbaycan eyaletine yerli bir Türkün vali olarak tain olunması, gerçi Azerbaycan milli hareketi açısından İran devletinin Azerbaycan’lılara karşı olan asimilasyon ve ayrımcı politikaları hiç bir değişiklik olacağına inanmıyor, ve İran devletininin milli faallara baskıları günden güne artmaktadır, fakat İran devleti ve onun iç işler bakanlığının yerli olmayan ve Kürd kökenli olan bir vali adayının Batı Azerbaycan’a atanmasından vaz geçmesi, Azerbaycan milli hareketinin ortak ve düzenli hareket etmesi ve bu hareketin siyasi iardesinin göstergesidir.

Gün gibi aydındır, ve orada yaşayan her kes biliyor ki, Azerbaycan’ın batı bölgesinde nüfus sayımı Kürdlerin lehine değişme politikası İran devlet, Kuzey Irak yönetimi, ABD ve İsrail devleti tarafından yürütülmektedir ve bunun sonucunda Azerbaycan Türkleri ve Türkiye arasında azınlıkta oluşan Kürdleri yerleştirmek istiyorlar ve bu güçlerin hepsi bu bölgede Kürd kartını kendi çıkarları doğrultuda kullanıyorlar. Ancak bu kez de Azerbaycan’lıların zamanında davranması onların kirli oyunlarını gün ışığına çıkarttı.

güney-azerbaycan-türkleri

Batı Azerbaycan’a ilk defa yeli olmayan bir Kürdün valı olarak atanmasının haberi ilk günlerden beri Türkiye’nin güneyinde ki Kürd guruplar, Kuzey Irak’takı Kürd yönetimi ve onlara bağlı olan mediyalrda çok büyük bir mutlulukla kabullenerek, sankı Batı Azerbaycan Kürdüstanmış gibi haberlerin yayıp reklam ediyorlardı ve bu hususta Ruhanı hükümetini övüyorlardı. Lakin bunlar Azerbaycan milli hareketinin siyasi gücü ve varlığını unutmuşlardı ve belki de önemsemiyorlardı.

Fakat işin ilginç noktası bu aşamada Türkiye, Irak ve Suriye deki Kürdlerin bu olayı yakından izlemeleri ve Kürd bir valinin atanmasının desteklemeleriydi. Ne yazık ki bu hassa aşamada bazı siyasi guruplar e şahıslar konuyu görmezden geliyorlardı veya bir birlerine karalayarak ortamı gerginleştiyorlardı. Ancak Güney Azrbaycan’dakı halk dışarıdakı saçma sorunları önemsemiyerek konunun hassaslını fark ederek tıpkı 2006 ve son Urmu gölü olayları gibi her türlü Tahra’nın yanlış kararlarına hazırlıklı olduklarıı gösterdiler. Binlerce gece bildirileri, CD ler ve yüzbinlerce telefon mesajları Batı Azerbaycan’da yayıldı. Ayrıca Azerbaycan’ın diğer şehirler ve bölgelerinden, özellikle Tebriz ve Erdebil’den gelen destekler İran devletine gereken mesajları vererek onlara kendi kderleri hakkında duyarlı olduklarını gösterdiler.

İran devleti yetkileri bu durumu görünce her türlü yanlış bir karar sonucunda yüzbiner veya milyonlarca Azerbaycan Türkünün sokaklara olacağını fark ederek bu karardan vaz geçtiler.

Azerbaycan Türk Milleti:

Biz iyi biliyoruz yeni atanan vali ne kadar da Yerli olursa ancak bu adam ırkçı Tahran rejimine bağlıdır fakat Azerbaycan’lıların itirazlarının esas nedenler ve sonuçlarını şöyle sıralaya biliriz:

1- Batı Azerbaycan nüfusunun Azerbaycan Türklerinden, Kürdlerin lehine değişme politikası İran ve Kuzey Irak Yönetimi tarafından ciddi olarak izlenmekte ve yürürtülmektedir.

2- Irak,Türkiye ve Suriye Kürdleri demokrası ve insan hakları söylemleri altında topraklarımıza göz dikmişler ve bunun için her işe özellikle kan dökmeye hazırlardılar.

3- Türkiye’deki bazı sol guruplar bölgedeki terör guruplarla çok yakın ilşkiler ve temasladırlar ve bu durumda Azerbaycan’lıların moralını düşürmek için bu terör guruplarının sankı Türk devleti yer almış gibi gösterecekler.

4- Bazı sözde Azerbaycan gurupları İran şemsiyesi altında fealiyet ederek Batı Azerbaycan konusunda tamamen pasif hareket ediyorlar ve kimi zaman Kürd gurupların özellikle Avrupa’da elde etmesi üçün bu projede o gurupların yanında yer almaktadırlar.

5- Dinç ve medeni itirazlar sonucunda Azerbaycan milli hareketi gösterdi ki önemli zamanlarda bir araya gelmeği beceriyorlar.

6- Bu olay gösterdi ki Azerbaycanlılar önemli zamanlarda birliklerini koruyrlar ve kahraman Tebriz ve diğer şehriler ve bölgeler her zaman Batı Azerbaycan konusunda duyarlı olup ve gerektiği zaman mudahile edecekler.

7- İran devleti ve onun iç işler bakanlığının bu durumda temkinli davranması Azerbaycan milli hareketinin Azerbaycan’lılar içinde ne kadar etkiye sahip olduğunu gösterdi ve bu hareket istediği zaman halkının yanında olduğunun ve halkın onu desteklediğini gösterdi.

8- Defalarca şahit olmuşuz ve bu kez de buna şahit olduk, yerel yetkililer duyarlı olmaları ve halkının yanında olmaları başarının Azerbaycan Türklerine armağan etdi, ve inanıyruz ki hassas zamanlarda bu yetkililer kendi halkının yanında yer alacaklar.

9- Bu kez de medyanın önemli, Teşkilatlanma ve örgütlenmeni önemi her kese özellikle buna karşı olanlara isbat olundu.

Son olarak bu başarını bütün Azerbaycan halkına tebrik ediyoruz. Özellikle bazı milli faallar hiç beklentileri olmadan topraklarına olan sevdalarından dolayı gece ve günüz bilmeden çalışıyprlardı. Ayrıca bazı Kürdçü terör guruplarına Azerbaycan topraklarına göz dikdikleri halde gereken cevabı alacaklarını söyliyoruz ve onları kendi topraklarında Kürd halkına hizmet etmelerin tavsiye ediyoruz. Üstelik onların yanlış adımları her kesten çok Azerbaycan’dakı yaşayan az sayıda misafir Kürdleri zarar verecekdir.

Kuzey Irak Kürd yönetimine ve Türkiye’deki bazı Kürd partiler ve gurupları uyarıyruz ki barış içinde yaşamak için Azerbaycan topraklarına göz dikmesinler. Gayri o taktirde Azerbaycan Türkleri Tarihte olduğu gibi bu kezde saldırganlara gereken dersi verecektir.

Bir Gurup Azerbaycan Milli Faalıları”

Android 4.3 Geç Uyanma Çözüm

android

Merhaba Arkadaşlar bildiğimiz üzere geçengunlerde andoridin4.3 sürümü galaxy s3
sürümlerine resmi guncelleme olarak geldi
buyuk bir heycanla yukleyen samsung andoid takipçileri
buyuk bir hatayla karsı karsıay geldi
bu hata androidin kilit ekranın geç açılması
uzunsüre bunu araştırıp cozumu buldum
çözüme geçelim hemen ;)
——————————————————————————-
Öncelikle telefonumuzda geliştirici özelliklerini aktif ediyoruz
geliştirici özellikleerini ayarlardancihaz hakkında bolumune girip yapım numarasına yazan yere 4-5 defa ust uste tıklıyoruz sonra bi geri gelip geliştirici seceneklerının acıldıgını goruyoruz
hemen geliştirici seceneklere girip
Pencere Animasyon ayarı
Geçiş Animasyon Ayarı
Animator Süre Ölçegini Kapatıyoruz
telefonumuzun hızlı bir şekilde acılgıgını farkedıyoruz :)
bizzat kendım denedim test edilip onaylanmıstır :)

27 Kasım 2013 Çarşamba

Yıldız futbolcu sezonu kapattı!

Akşam idmanında ayağı çime takılan yıldız futbolcu sakatlandı. Tecrübeli oyuncunun sezonu kapattığı öğrenildi.

Fenerbahçe, Beşiktaş maçının hazırlıklarını akşam saatlerinde Can Bartu Tesisleri’nde yaptığı antrenmanla sürdürürken Emre Belözoğlu’ndan sakatlık haberi moralleri alt üst etti.

Antrenmanın 2. bölümünde bir pozisyonda ayağı çime takılan Emre Belözoğlu, idmanı yarıda bıraktı. Yapılan ilk kontrollerde Belözoğlu’nun syndezmotik zarda yırtık, kemikte mikro zedelenmeler ve ödem, ayak bileği bağlarında da kısmı yaralanmaya bağlı kanama ve ödem oluştuğu öğrenildi.  Tecrübeli oyuncunun sezonun ilk yarısını kapattığı ifade edildi.

“AYAĞIM KIRILDI” DİYE BAĞIRDI
Emre Belözoğlu, pozisyonun sıcaklığıyla “ayağım kırıldı” diye bağırdığı öğrenildi. Tecrübeli oyuncunun bu haykırışı başta teknik heyet olmak üzere herkesi şoka sokarken sağlık ekibinin tetkitlerinin ardından kırık olmadığı anlaşılınca Sarı-Lacivertli teknik heyet derin bir oh çekti.

Fenerbahçe’de buna benzer bir olay daha önce de yaşanmıştı. Sarı-Lacivertlilerin eski oyuncusu Deivid de Souza, yine ayağını çime takıp ciddi bir sakatlık yaşamıştı. Emre Belözoğlu’nda herhangi bir kırık olmaması büyük şans olarak yorumlandı.

Eroincinin yengesi Buldan, duruşmada

Sanıkları arasında Mehmet Ağar’ın da olduğu, Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın’ın öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması Ankara’da yapıldı. BDP’li Pervin Buldan da duruşmayı izleyenler içindeydi. Kayınbiraderi Nihat Buldan, yengesi Pervin Buldan’a ait TBMM plakalı araçla uyuşturucu sevk ederken yakalanmıştı.

Eroincinin yengesi de davayı izlediBDP Grup Başkanvekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, duruşmayı izleyenler içinde yer aldı. Buldan, duruşma öncesi Twitter hesabından açıklamada bulundu.  Buldan “Bu davadan tutuklu bulunan Ayhan Çarkın ve Ziya Bandırmalıoğlu’nu bekliyoruz. Bu iki isim aynı zamanda Savaş Buldan’ın da katilleri. İlk defa eşimin katilleriyle yüzleşeceğim. Ayhan Çarkın ve Ziya Bandırmalıoğlu geldiler. İçimde fırtınalar kopuyor. Korkut Eken ve Ercan Ersoy da burada. Tam bir katiller serisi” ifadelerini kullandı. Mehmet Ağar’ı suçlayan BDP’li Pervin Buldan ve akrabalarının hikayeleri bir hayli ilginç.  1992 yılında öldürülen eşi Savaş Buldan, yeraltı dünyasının en önemli uyuşturucu baronlarının başında geliyordu ve PKK çetesi ile ortak çalışıyordu. İstanbul’da bir polis baskınından Leyla Zana sayesinde kurtulan Buldan, PKK ile ortaklığının tavan yaptığı bir dönemde öldürülmüştü.  BDP’li Pervin Buldan’ın mensubu olduğu Buldan ailesi, tüm Avrupa polisince tescilli uyuşturucu kaçakçısı olarak biliniyor. Kendisine verilen TBMM plakasını uyuşturucu işinde kullandırdığı öne sürülen Buldan’ın kayınbiraderi Nihat Buldan’ın hikâyesi de ilginç. Nihat Buldan, İngiltere’de 34 kilogram eroin ile yakalanıp 16 yıl hapse mahkum olduktan sonra Türkiye’ye iade ediliyor ve 2,5 yıl sonra serbest kalıyor. Serbest kalır kalmaz da işine dönüyor. Nihat Buldan, yengesine ait TBMM plakalı araçla uyuşturucu sevkiyatı yaparken yakalanıyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Nihat Buldan ile 5 adamının 90 kilogram eroinle yakalandığı haberini doğruluyor.

Çalıştıkça emekli aylığı düşer dememiş miydik?

 Ali TEZEL

1.1.2000 sonrası ve de özellikle 1.10.2008 gününden sonra asgari ücret veya asgari ücrete yakın ücretle adına prim ödenenler veya kendileri prim ödeyenlerin ilerde emekli olduklarında alacakları emekli aylığı her ay 3 lira düşer… Bu düşük 350 liraya kadar da devam edecek….

İyi günler sayın Ali bey, ben 1987-1996 yılları arası İstanbul Büyükşehir Belediyesi daimi işçi kadrosunda çalıştım geri kalan çalışma süremi özel sektörde ve belediye dışındaki primlerim asgari ücret üzerinden yatırıldı. 6433 gün üzerinden 650.10 lira maaş bağlandı bu bağlanan maaş'ta bir eksiklik var mı? Rıza Atila

Sosyal Güvenlik Reformu yapılırken bize dendi ki; “Genç yaşta 38 veya 43 yaşında emekli oluyorsunuz bu sebeple de emekli aylıklarınızı düşük oluyor, emeklilik yaşını 65’e çıkardık” bu sözden sonra herkes zannetti ki, 65 yaşında emekli olunca çok emekli aylığı olacak. Maalesef sonraki cümleyi söylemediler, 65 yaşında emekli olacak çocuklarımız ve gençlerimiz bugünü rakamlarla 350 lira emekli aylığı alacaklar.

***Aylık Bağlama Oranları düşürüldü
Gerek 1999 ve gerekse de 2008 reformları !!! ile emekli aylığının en büyük kriterlerinden birisi olan kısa adı ABO olan aylık bağlama oranları çok düşürüldü. Mesela sizin hesaplarınızda, 2000 önce ABO’nu yüzde 65, 2000 ile 2008 arası ABO’nuz yüzde 49 ve 2008 sonrası ABO’nuzda  yüzde 35,74. ABO’nuz çok düşürüldüğü için de ne kadar çok prim öderseniz o kadar az emekli aylığınız olmuş.

***REFORMU ALKIŞLADINIZ MI?
Ne duyduğunu anlamayan insan olur mu? Siyasinin birisi halkın karşısında geçiyor ve “2008 yılında yaptığımız reform ile sosyal güvenlik açıklarını azalttık” diyor karşısındaki kalabalık alkışlıyor. Aslında siyasi diyor ki, bundan sonra emekli aylıklarınız az olacak, sağlığı cebinizden ödeyeceksiniz, emekliliği de 65 yaşında mezarda görürsünüz. Şöyle bir düşünün, basitçe SGK işverenden prim alır ve emeklilere aylık öder, SGK’nın açığı varsa ya işverenden daha fazla prim alırsınız ya da emekliye daha az para verirsiniz. Üstelik 2008 yılı reformuyla işverenden alınan primleri yüzde 25 azaltıp, açığı daha da artırdılar. Buna karşın emekli aylıklarının hesaplanma formülü değiştirdiler. Artık ne kadar çok prim gününüz olursa o kadar az emekli aylığınız oluyor.

***HER PRİM ÖDENEN AY İLERDE ALACAĞINIZ EMEKLİ AYLIĞI DÜŞÜYOR
Ülkemizde çalışanların yüzde 90’ı asgari ücret veya ona yakın ücretlerden prim ödemekte veya işverenleri ödemektedir. Bu sebeple de 2008 yılında yapılan reform ile her asgari ücret veya ona yakın ücretle adına prim ödenen (veya isteğe bağlı ödeyen) kişinin ilerde alacağı emekli aylığı düşüyor. Bu düşüş 2012 yılı için her prim ödenen ayda 2 lira idi, 2013 yılının büyüme oranın çok düşük gelmesi sebebiyle 2013 yılında aylık düşüş 3 liraya çıktı.

***REFORM OLMASAYDI EN DÜŞÜK SSK EMEKLİ AYLIĞI 1240 LİRA OLACAKTI
1.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun olmasaydı, bugün en düşük SSK emekli aylığı 1240 lira en düşük Bağ-Kur emekli aylığı da 1080 lira olacaktı. Bu ay itibariyle en düşük SSK emekli aylığı 640 liradır. Yani, emeklilik dilekçesini 2013 mayıs ayında veren bir işçi, 2000 ile 2013 arasında adına asgari ücretten prim ödenmişse alacağı emekli aylığı 640 liradır. Aynı kişi bir ay daha çalışsaydı alacağı emekli aylığı da 3 lira daha düşecekti.

***Çalıştıkça emekli aylıkları düşer ama engellemeye yolu da var
Sizler prim ödedikçe, çalıştıkça emekli aylıkları düşmektedir. Düşüşü engellemenin yolu da var. Bu da günlük kazanç rakamının tavan rakam olan 200 liraya çıkarılmasıdır. Mesela işvereniniz sizi SGK’ya ayda 1600 lira kazanıyor ve ayda 30 gün çalışıyor diye bildiriyorsa bu durumda ilerde alacağınız aylık her ay 1,5 veya 2 lira gibi düşüyor. Buna karşın yine aylık 1600 lira kazanç ile ayda 8 gün çalışıyor diye bildirirse bu kere de her ay 5 lira gibi artar. İşverenin ödeyeceği prim değişmez. Son bir püf noktası daha vereyim, 30 günden eksik çalışmayı muhasebeci veya personel memuru kod 7 (puantajlı çalışma) ile bildirirseniz, ayrıca cebinizden genel sağlık sigortası primi de çıkmaz.

Başbakan istifa etti

Letonya'nın başkenti Riga'da geçtiğimiz hafta bir süpermarketin çatısının çökmesi sonucu 54 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine başbakan istifa etti.

Ülkenin 1991'de bağımsızlığını kazanmasından sonra yaşadığı en büyük trajedi sebebiyle Başbakan Valdis Dombrovskis, istifasını cumhurbaşkanına sundu.

Cumhurbaşkanı Andris Berzins, istifayı kabul etmesi durumunda geçici bir başbakan belirleyerek hükümeti kurma görevini ona verecek. Göreve 2009 yılında gelen Dombrovskis, IMF'nin talep ettiği kemer sıkma politikalarını uygulamıştı.

WordPress Türkçe Karakter Sorunu ve Çözümü

wordpress
WordPress bloglarınında çoğu kullanıcının derdi olan türkçe karakter sorununun nasıl çözüleceğini anlatacağız. Yüklenen yabancı temaların çoğu türkçe karakterlerde sorun yaratabilmekte. Temayı çöpe atacağımıza bunu kod yardımıyla türkçe karaktere uygun hale getirebiliriz. Şimdi temamızı türkçe karakterlere uygun hale getirelim;
Öncelikle wp-admin paneline girerek ayarlar sekmesinden karakter setimizi evrensel olarak utf-8 yapmaktır. Bilmeniz gereken önemli bir konu wordpress sitenizde kurulu tüm eklentiler ve temalar bu karakter setine göre hazırlanmakta ve temalarda yine bu karakter seti ile kodlanmaktadır. Bizim kullandığımız ve hata aldığımız karakter setleri ise genellikle Windows-1254 veya  İso-8859-9 dur. Bu yüzden oldukça fazla sorunlar yaşamaktayız.
Wp-admin ayarlar sekmesinden karakter setinizi utf-8 yaptıktan sonra
Header.php’ yi açarak
<meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=iso-8859-9">
yukarıda ki kısmı buluyoruz ve aşağıdaki kod ile değiştiriyoruz. Eğer yukarıda ki kod bulunmuyorsa aşağıdaki kodu direk ekleyebilirsiniz.
<meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8">
Bu işlemi yaptıktan sonra wordpress te hiçbir karakter hatası kalmamakta.

WordPress’ten Para Kazanma Yöntemleri

wordpress


WordPress Blogu Olan Milyonlarca Kullanıcı Var. Kullanımı Kolay Olmasına Rağmen Profesyonel Bir CMS Sistemi Olan WordPress’ten Para Kazanmak Kolaydır. Emek Edip Hitini Arttırdığınız Blogunuz Belkide Sizin Ekmek Tekneniz Olabilir. Gelir Kaynağınız Olacak Olan Blogunuz Birçok Yöntemle Para Kazanmanıza Sebep Olabilir. Paranızı Almanız İçin Bir PayPal Hesabınızın Olması Şart. Çoğu Reklam Verenler PayPal Üzerinden Ödeme Yaparlar. PayPal Hesabınız İşinizi Rahatlatır. Aşağıda Açıklamalarıyla Sıraladığım Reklam Firmaları ve Doğal Para Kazanma Yöntemlerini İnceleyebilir Blogunuzda Uygulayarak Para Kazanabilirsiniz.

*Tıklamaya ve Gösterime Ücret Ödeyen Reklam Firmalarından Reklam Almak.

-Adsense

Google Adsense Hatırı sayılır bir Yayıncı ve Reklam veren kitlesine sahip. Ödemeleri düzenli olarak  yaptığını bilmekteyiz. Ödeme alt limiti 100$ ve sayımları çok iyi. Birçok webmasterın ekmek ekmek kapısı diyebiliriz. Sizde Google Adsense ile sitelerinizde text ve banner reklam ekleyerek para kazanmaya başlayabilirsiniz.

-LinkZ

2002 yılında kuruluna reklamz şirketinin kardeş kuruluşu olan linkz, Kaliteli ve prestiji yüksek siteler ile çalışan bir reklam networkü dür. Ödemelerini düzenli olarak yapan linkz’nin ödeme alt limiti 500$’dir.  LinkZ, Yapılan başvurulardan ziyade kendisi kaliteli siteleri inceler ve teklif sunar. Sitelerdeki kelimeleri hedef kitleye göre Link vererek reklam verenin reklamını yayınlar. Eğer sizlerinde kaliteli siteleriniz varsa bu firmayı denemenizi öneririz.

-Zanox

Zanox, Almanya lokasyonlu global satış ortaklığı platformudur. Kısa süre önce ülkemizde ofisini açmasına rağmen çok sayıda trendyol, markafoni, Vestel gibi Türk reklam verenlerle çalışmaktadır. Ödeme  alt limiti 25 Euro’dur. Ödemelerini her ayın 1’i ile 10’u arasında yaptığını ve ödemeleri aksatmadan yapıldığını bilmekteyiz. Sizlere Webtroloji.com olarak Google Adsense ’den sonra kesinlikle Zanox’u öneriyoruz
-Gittigidiyor.com Satış ortaklığı

Kazan-kazan  anlayışına sahip  olan GG İş Ortaklığı Programı ile, Gittigidiyor  reklamını yayınlayan sitelere maddi kazanç fırsatı sunarken, GittiGidiyor üzerinden satış yapan kullanıcılara da yüzlerce sitede ürünlerinin reklamını yapabilme şansı sağlar. Böylece hem yayıncı site sahipleri hem de GittiGidiyor üzerinden satış yapan kullanıcı kazanmaktadır. Satış ortakları sitelerine eklediği reklamlara kullanıcılar tarafından yapılan her tıklama başına ödeme yapılır. Tıklanma oranı arttıkça, GittiGidiyor tarafından tık başına ödenen ücret de 10 kuruşa kadar artar. Ödeme alt limiti 100 TL ve sayımlarda şuanda düzgün gözüküyor.

* Backlink Satışı Yapıp Para Kazanmak.
WordPress Blogunuzun Hiti Arttıktan Sonra Sitenizden Para Kazanmak İçin Backlink Satışı Yapabilirsiniz. Sitenizin Değeri Ne Kadar Yüksekse Backlinklerin Parasal Değeride O Kadar Yüksek Olur. Forum Sitelerinde Sitenizi Tanıtın ve Backlinke Açık Olduğunuzu Bildirin. Sitenizin Değerine Göre Mutlaka Müşteri Gelecektir.
*Reklam Alanı Bölümlerinden Para Kazanmak.
Blogunuzda Reklam Alanları Oluşturun. 250×250 , 125×125 gibi Reklamlar Entegre Edin. Boş Reklam Alanlarını İletişim Sayfanıza Yönlendirin. Boş Reklamların Resimlerinde Haftalık ve Aylık Ücretleri Belirtin. Aynı Backlinkteki Gibi Reklam Alanlarınızı Forum Sitelerinde Tanıtın.Websitesi Olan Site Sahipleri Bu Yöntemle Sizinle İletişime Geçicektir ve Blogunuza Reklam Verdirecektir.
*Tanıtım Yazısı Yazarak Para Kazanmak.
Blogunuzun Trafiği Arttıktan Sonra Tanıtım Yazısı Diye bir Kategori Oluşturun. Tanıtım Yazısının Nasıl Yazılacağını Öğrenin ve Firmalara Mail Göndererek Teklif Sunun. Tanıtım Yazıları Tanıtılacak Web Siteleri İçin Önemli Bir Husustur. Eğer Sizin Sitenizin PR Değeri Yüksek ise O Sitede Sizden Pay Alır ve Yükselişe Geçer. Tanıtım Yazısı Hizmetinizi Forumlarda Konu Açarak Belirtin.

26 Kasım 2013 Salı

Tarihin ölüler defteri...

Hasan DEMİR
“Medenî cesaret sahibi adam, tarihi bilen adamdır. Çünkü tarihin ibreti, onu hatırlamaktan rahatsız olana bile saygı telkin eder: Saldırmaz!. Hiç olmazsa susar... Dişlerini gıcırdatsa dahi...

Fransız generali Franşe Desperey, 8 Şubat 1919 Cumartesi günü bir operet artisti edâ ve dekoru ile, işgal edilmiş İstanbul’a girmişti. Rumlar, Ermeniler ve hatta Yahudiler, büyük bir şevk içinde, nankörlüklerinin bin bir tecellisini vererek bu sahte kahramanları alkışlıyorlardı. Sadece alkış mı? Türk’e hakaret ediyorlardı... Yahudiler içinde eline aldıkları yırtık Türk bayrağını gösterip ‘Siz bunu artık gökyüzündeki kadar uzaktan seyredeceksiniz!..’ diyenler vardı. Biz ki onları, İspanyolların engizisyon zulmünden kurtarmamış olsaydık, belki bugün dünyada, Yahudi ismi kalmayacaktı. Ya Rumlar? Ya Ermeniler. İstese idik hangisinin ismi kalırdı?”

Yukarıdaki satırlar Cemal Kutay’ın İstiklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi’nin 18. cildinden.
Okumaya devam edelim:
“Bütün Türklük, 16 Mart’tan daha büyük bir acıyı, beyaz, iri bir ata acemice binmiş, allı pullu ve eğeri üzerinde sahte bir fatih âzâmetiyle etrafa sırıtan bu garip suratlı generalin Beyoğlu sokaklarından geçtiği 8 Şubat 1919 Cumartesi günü duydu. Ve elemle burkulan yüreklerdeki acıyı, bir erkek sesinin kükreyişi yırttı: Süleyman Nazif merhumun, Hadisat isimli gazetesinde çıkan başmakalesi:
‘Kara bir gün...’
Bu yazıyı, hayır, yazıyı değil, mütearrız ve şımarık Fransız generalin suratına vurulmuş tokadın sesini, o koca adamın kaleminden okuyalım:
-Fransız generalin şehrimize vürudu münasebetiyle bir kısım vatandaşlarımız tarafından icra olunan nümayiş Türk’ün ve İslâm’ın kalbinde müebbeden kanayacak bir ceriha açtı. Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüzün ve idbarımız şevk-ü ikbale münkalib olsa, gene bu acıyı hissedecek ve bu hüznü teessürü evlât ve ahvadımıza nesilden nesle ağlayacak bir miras terk edeceğiz.”
Türk milleti 13 Kasım 1918’de İstanbul’un yabancı güçler tarafından işgali ve 8 Mart 1919 Cumartesi günü Fransız generalin Beyoğlu’nda at üstünde yüzyıllardır ekmeğimizi yiyenlerin alkışları ile karşılanmasından beter bir acıyı, tam 95 yıl sonra, 16 Kasım 2013’te Barzani’nin 50 araçlık bir konvoyla Habur sınır kapısından geçip Diyarbakır’a ayak bastığı ve Türkiye’yi yönetenler tarafından “Kürdistan’a hoş geldin, ülkene hoş geldin” tezahürat, alkış ve sevinç çığlıkları ile karşılandığı gün yeniden duydu.

13 Kasım ve 8 Şubat 1918’de Türk’ü tarihten sildik ve İstanbul dâhil nesi var nesi yoksa ellerinden aldık diye sevinenler, 95 yıl aradan sonra merkezi Diyarbakır olmak üzere Türkiye’nin 25 ilinden Türk’ün adını sildik, siliyoruz ve ellerinden alıyoruz diye zılgıtlar çektiler.
Ve 19 Mayıs 1919’dan bugüne kadar ne yaptıysak çok kötü, çok ayıp, çok ahlaksız şeyler yapmışız gibi, o gün İstanbul’da müstevlileri alkışlayıp Türkleri aşağılayanlardan bugün özür diliyor; yetmiyor, nerede “Türk” kelimesi varsa onu oradan sağlam bir dişi, kerpetenle söker gibi söküyor, söktürüyoruz.

Tıpkı o gün Fransızların, İngilizlerin, İtalyanların, Yunanlıların ve onları alkışlarla karşılayanların yapmak istedikleri gibi..
Çok daha acı olanı ise...
Dün müstevlileri bütün Türk milleti lânetlerken, bugün, Türk’ün toprağını para ile satanların, para ile satmadıklarını da işte böyle babasının malı gibi Kürdistan devleti için peşkeş çekenlerin Türk milletinin büyük bir ekseriyeti tarafından, “Bu ne güzel bir iş, çok doğru yapıyorsunuz” diye “ölümüne” desteklenmesidir...
Evet, “ölümüne” diyoruz...
Çünkü bu sürecin sonunda taraflardan biri “Tarihin ölüler defterinde” yer alacaktır.

Hilâl Haça Teslim Edilmektedir!

2013 Türkiye’si Osmanlı’nın “BATIYORUZ” diye çığlıklar attığı, dönemden daha da zor bir dönemecin içine girmiştir.  Yabancı sermaye ülkemizi talan etmekte, işsizlik, yoksulluk göz ardı edilmekte ve ekonomide sahte pembe bir tablo çizilmektedir.

Devletin vazgeçilmez unsuru, bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin simgesi anayurt  toprakları yabancılara satılmaktadır. Misyonerler Anadolu’yu karış, karış dolaşıp Hıristiyan kültürünü aşılamakta ve İslam’ı, “türban” a sıkıştıran o çok muhterem “muhafazakar  ve  Müslüman” iktidar, bu durumu görmezden gelmektedir. Özellikle lise  çağında,   bir  çok gencimiz bu tuzağın içine düşmekte, beyni İsevi hurafelerle kefenlenen insanlarımız “Meryem oğlu İsa”nın Ordusu”na katılmaktadır.

Bu durumdan daha elim ve vahim olarak artık, ABD tarafından, Türkiye cumhuriyeti Devleti’ne müstemleke muamelesi yapılmaktadır.

“ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nin Avrupa, Avrasya ve Yükselen Tehditler Alt Komitesi’nde Heybeliada Ruhban Okulu’nun koşulsuz olarak veya gecikmeksizin açılmasına yönelik karar tasarı kabul edildi. Cumhuriyetçi Parti Florida Milletvekili Gus  Bilirakis tarafından sunulan tasarı, 7 milletvekilinin oylarıyla kabul edildi. Tasarının nihai kabulü için önce Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nde daha sonra Temsilciler Meclisi Genel Kurulu tarafından onaylanması gerekiyor. Alt Komite Kıdemli Üyesi Bill Keating ruhban okulunun açılmasının son demokratikleşme paketinde yer almamasından üzüntü duyduğunu dile getirirken, “Burayı açmakta çok geç kalındığını düşünmüyorum” ifadesini kullandı. Tasarıyı sunan Bilirakis ise “Okulun açılması Ortodokslar için önemli olduğu kadar gelecek nesillerin dini eğitimleri için de önem taşıyor” dedi. Yeniçağ Gazetesi. 21- Kasım2013”

ABD Temsilciler Meclisi’nin oyladığı karar tasarısında Heybeli’deki Ruhban Okulu’nun açılması istenmekte ve CFR’nin Türkiye temsilcisi iktidara açıkça emir verilmektedir. Daha önce aynı istek AB İlerleme Raporları’nda da Türkiye’nin önüne konulmuştur.

Bu haddini bilmez davranışların tek dayanağı VAKIFLAR YASASI’dır. (20-Şubat-2008) Bu yasa teslimiyetçiliğin ne ilk ne de son örneğidir.

 Vakıflar Yasası ile Cumhuriyet’in kuruluş sözleşmesinin esası olan Lozan Antlaşması’nın ilkelerine aykırıdır. Sevr Antlaşması’nın diriltildiği bu yasa ile Cumhuriyet’in temelleri kökünden sarsılacak ve Anadolu Hıristiyanlaştırılacaktır

Vakıflar Yasası’nın gerçek mimarları Rockefeller Vakfı, Dünya Kiliseler Birliği, Soros Vakfı ve ülkemizdeki azınlık kiliseleridir. Bunun yanı sıra başta CIA, MOSSAD olmak üzere tüm istihbarat örgütleri bu yasa ile vakıf kurabilecek ve misyoner ajanlar vasıtasıyla hain projelerini hayata geçireceklerdir. Türkiye toprakları üzerinde hak iddia eden(!) Ermenistan sırasını beklemektedir.
Dünya hükümetinin Siyonist efendileri Pontus artıklarını, Süryanileri ve daha nicelerini tek bir hedef için kullanmaktadır. Arz-ı Mevut ve Büyük İsrail…
Ayrıca ABD, İstanbul’daki Ekümenik Ortodoks Kilisesi,   eliyle dünya Ortodokslarına hükmetme sevdasındadır.  Bu sevda için de Türkiye maşa olarak kullanılmaktadır.

VAKIFLAR YASASI’NIN TASLAK METNİNİ 2000-2001 YILLARINDA TÜRKİYE’DEKİ AZINLIK VAKIFLARI HAZIRLAMIŞTIR.
25 Ekim 2001’de vali Erol Çakır’ın başkanlığında İstanbul’da yaşayan azınlık ve gayr-ı Müslimlerin ruhani liderleri bir toplantı yapmıştır. Bu toplantı esnasında Rum, Ermeni liderleri, Keldaniler ve Latin Katolikleri Vakıflar Kanunu’nun değiştirilmesi için taleplerini yazılı olarak vali Erol Çakır’a vermişlerdir. Ayrıca Yahudi Hahambaşıları da Vali’den ek taleplerde bulunmuşlardır.
Azınlıkların dayatmacı talepleri bir rapor halinde zamanın Başbakan’ı Bülent Ecevit’e de sunulmuştur.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kanunu değiştiriliyormuş gibi yapılarak, Tapu Kadastro Müdürlüğü’nün,   devre dışı bırakıldığı 2672 nolu   Vakıflar Yasası TBMM’de oylanarak yasalaştırılmıştır. DSP, DYP, ANAP ve Saadet Partisi, paket halindeki tasarıya kabul oyu vermiştir. Tasarıya ret oyu veren MHP, daha sonra yürürlükteki 6 maddenin iptali için,  Anayasa Mahkemesi’ne,    başvurmuştur.

Başvuru zamanında yapılmadığı için, MHP’nin talebi ret edilmiştir.
Bu yasa ile AB Uyum Paketi çerçevesinde yabancı derneklerin Türkiye’de örgütlenmesi serbest bırakılarak, azınlık vakıflarına taşınmaz mal edinme kolaylığı getirilmiştir.
2762 nolu yasayla Türkiye’de nifak tohumları ekilmiş, Haç’ın dallanan, budaklanan kolları Hilâl’i kuşatmıştır.

57. Hükümet’in Devlet Bakanı Nejat Arseven ,   TBMM’de yaptığı konuşmada  “Bu düzenlemenin kendi teklifleri olmadığını, Dışişleri Bakanlığı’na Patrikhane tarafından gönderilen 04/09/2000 tarihli bir yazıyla Cemaat Vakıfları’nda gerekli düzenleme yapılmadığı takdirde, AİHM’ne başvurulacağı tehdidi aldıkları için bu değişikliğin zorunlu hale geldiğini” ifade etmiştir.
Merd-i Kıpti sirkatini söylerken, şecaat arz etmektedir.

****

Gün gelmiş, devran dönmüş ve CFR icazetli,  AKP iktidara gelmiştir. Bu partinin iktidara gelmesi küresel çetelerin efendilerinin oynadıkları büyük oyunun parçasıdır.

57. Hükümet zamanında 2672 nolu yasayla TBMM’de kabul edilen Vakıflar Yasası, Haçlı emperyalizmini ve Siyonist efendileri tatmin etmemiştir. Ermeniler, Süryaniler efendilerinin eteklerinin altına gizlenip, Türk’ün vatanına sahip olacakları günü beklemektedir. Azınlık Vakıfları ve Türkiye’de faaliyet göstermek isteyen Rockefeller Vakfı’nı Türkiye’yi Hıristiyanlaştırmak isteyen Dünya Kiliseler Birliği,  değişen iktidardan,     mahşerin süvarilerinin yolunun daha da genişletilmesini istemiştir. Büyük Abi’nin,  gayrı meşru çocukları, her dediklerine “Amenna”  diyecek yol arkadaşlarını bulmuşlardır.

Elbette karşı devrimcilerin de sırası gelecektir. Türk milletinin samimi dini duygularını sömürmeye hazır dinciler, cemaatler vakıf kurarak, ceplerini doldurma telaşında birbirleriyle yarış edeceklerdir.
Vakıflar Yasası 59. Hükümet zamanında tekrar görüşülerek ve ödünler verilerek kabul edilmiştir.
Ancak 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Vakıflar Yasası’nı  “Lozan Antlaşması’na, Anayasa’ya, Medeni Kanun’a ve milli çıkarlara aykırı olduğu” gerekçesiyle veto etmiştir.
Yasa, AKP hükümeti tarafından uygun zaman, zemin ve kişi,  beklentisiyle  rafa kaldırılmıştır.
Ve 28 Ağustos 2007… TBMM’de yapılan seçimde,  üçüncü turda,   o tarihte “Kardeşim” diye hitap ettiği Abdullah GÜL, Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Uygun zaman, zemin ve kişi bulunmuştur.
Küresel çetelerin, AB’nin, Siyonist efendilerin, Rockefeller Vakfı’nın,  Türkiye’deki  azınlık vakıflarının ve Dünya Kiliseler Birliği’nin dayatması sonucu Vakıflar Yasası, AKP ve DTP’li vekillerin kullandığı 242 oyla kabul edilmiştir.

20 Şubat Çarşamba 2008… Bu tarih,  Lozan’ın,   yok sayılıp   Sevr’in çöplükten çıkarıldığı, Haçlıların kin kapısının açıldığı gündür. Patrik’in    yüzüğündeki  haç,  Türkiye’nin bağrını mühürlemiştir.

Bu bölücü ve hilali haça teslim eden yasasın en öncelikli mimarı, Rockefeller Vakfı’dır. Bu vakıf, Türkiye Tarih Vakfı’na para vererek, Osmanlı Dönemi azınlık tapularının araştırmasını yaptırmıştır. Çünkü Dünya kiliseler Birliği, Asya’yı Hıristiyanlaştırmak için Türkiye’nin Türkiye’nin işgal edilmesi gereğini savunmaktadır. Soros’un Açık Toplum Enstitüsü bu yasanın kabulüyle her türlü bölücü faaliyetini rahatça yapacak ve “sivil örümcek”in ağı ile beyinleri kefenleyecektir.
Türkiye’de, Osmanlı zamanında kurulmuş 46.510 cemaat vakfı vardır.

15-Mayıs-1919 da ” Elen çocukları!.. Bugün İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girersiniz.” diyen İzmir Metropoliti Hrisostomas artık, mezarında rahat uyumaktadır..

Ve Türk kanı ile dolu kadehlerini, şehit kanıyla kutsanmış vatan topraklarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının mirasçısı olduğu kültür ve tabiat varlıklarını tek kurşun atmadan TBMM’de, 242 oyla kanunlaşan Vakıflar Yasası yoluyla işgallerinin şerefine kaldırmışlardır.

“Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlık yaratan, Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı içinde uğursuzluğa ve felakete sebep olan, İstanbul Rum Patrikhanesi’ni topraklarımız üzerinde bırakamayız. Türkiye’nin Rum Patrikhanesi için arazi göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının hakiki yeri Yunanistan değil midir?” Gazi Mustafa Kemal Paşa- Hakimiyet-i Milliye Gazetesi

Hilâl, haça teslim edilmiştir.  Ancak bu teslimiyet belgesinin  içeriğini ve “Müslüman ve muhafazakar” iktidarın gerçek yüzünü öğrenmek her Türk vatandaşının hakkıdır. Bu nedenle bu konuya devam edeceğiz.

Figen ÖZEN
26-Kasım-2013